Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Hüseyin GÜLERCE
Hüseyin GÜLERCE
hgulerce@star.com.tr
Yazarın Sayfası
Dinle

İmamoğlu, Özel: Zincirleme sahtecilik…

İmamoğlu, Özel: Zincirleme sahtecilik…

04 Temmuz 2025 Cuma

Dün, gündeme bomba gibi yeni bir haber düştü.

Yolsuzluk soruşturmasından tutuklanan Ekrem İmamoğlu hakkında, iptal edilen diploması nedeniyle "zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik" suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ve talebiyle iddianame düzenlendi.

İddianamedeki, "zincirleme şeklinde sahtecilik" iddiası, kurumlardan gelen belgelere dayanıyor.

Özgür Özel'in ve muhalefetin, karşı saldırıya geçip "siyasî operasyon" diye meseleyi saptırması, bu belgeler karşısında havada kalıyor.

İmamoğlu'nun daha işin başında, meşru olmayan yollarla diploma sahibi olmaya kalkması; bugün ayağına dolaşan yolsuzluk, rüşvet, rant, bant çirkinliklerinin bir karakterin doğuşunu anlattığıdır.

Hırsı ve kibir ile her şeyi göze almış bir siyasî portre var karşımızda. Özgür Özel ise bu karaktere iliştirilmiş cılız siyasî kimlik ile acınacak bir portre çiziyor.

CHP zihniyeti

Bir de bu karakter tablosunun ardındaki CHP zihniyetini gördüğümüzde, söylenecek tek bir söz var; CHP, bu millete yar olmaz. CHP'den Türkiye'ye asla hizmet gelmez.

Hele CHP'nin, dış meselelerdeki gayri milli duruşu hatırlandığında, neden CHP'nin milli güvenlik problemi olduğu da anlaşılır.

Yakın tarihte, ezanın Türkçe okutulması, Fethin sembolü Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi, Yunan klasiklerinin bütün kütüphanelerde başköşeye konulması, milletimize samimi inancından dolayı "gerici, yobaz" yaftasının yapıştırılması, halka tepeden bakılması, Batı yaşam tarzının dayatılması; milletimiz bunları asla unutmadı.

Günümüzde de zihniyet değişmedi.

CHP, dün de bugün de milletimizin inancı, değerleri yanında durmadı/durmuyor.

Şu, Le Man dergisi rezaleti. Dergi yöneticileri bile özür dileme telaşında iken Özgür Özel yapılan küstahlığı savunuyor.

LGBT sapkınlığının bugün savunuculuğunu CHP yapıyor. CHP'li belediyeler, bu sapkınlığa sahip çıkıyor.

CHP, millete yaslanmıyor. Onur kırıcı bir duruşla Batı'ya bel bağlıyor. Almanya'nın, İngiltere'nin gözünün içine bakıyor.

CHP, ağzında pelesenk etmesine rağmen asla demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, fikir ve ifade hürriyetinden yana değildir.

Dün yargıyı kullanan, Yassıada Mahkemelerinde Başbakan/bakan asılmasına yol veren CHP, şimdi eski günlerin hortlayan kabadayılığı ile mahkemeleri, yargıçları, savcıları tehdit ediyor.

CHP yerli ve milli bir düşünceden yana değildir.

CHP, içimizde Batı'nın Truva atıdır.

CHP, Batı'ya bel bağlıyor. Batı da, Türkiye'de milliliğin önüne geçmek için CHP'ye bel bağlıyor.

CHP ve Batı, birbirine göbekten bağlıdır.

CHP'deki kavga; kalkınma, güçlenme, Büyük Türkiye kavgası değildir. CHP, "Türkiye Yüzyılı" hedefini ağzına bile almıyor/alamıyor.

CHP'de olan, birkaç ismin ikbal kavgasıdır.

İmamoğlu mu, Kılıçdaroğlu mu, Özgür Özel mi?

Toplumun sinesinde gerçekten siyasî lider olarak bu isimlerin bir yeri var mı?

Erdoğan düşmanlığı inadından dolayı siyaset sahnesinde arz-ı endam eden bu zevat, kitlelerde bir heyecan, sempati uyandırıyor mu?

CHP'nin milli menfaatlerden yana belirli bir dış politikası var mı?

Karabağ'ın kurtuluş mücadelesinde Azerbaycan'ı suçlamak, "bizim ne işimiz var Libya'da" delmek, "Afrin'e girilmesin zayiat olur" demek, "Türkiye Ukrayna'nın yanında yer almalıdır" herzesini yemek, Suriyelilere düşman muamelesi yapmak, Türkiye milli menfaatlerini koruduğu zaman "ama Türkiye yalnızlaşıyor" demek, daha sayalım mı, hangi aklın ürünüdür?

CHP'nin ana muhalefetten anladığı şudur:

İsterse Türkiye batsın, ama şu Erdoğan'dan, AK Parti iktidarından kurtulalım...

Hani Türkiye'yi dış politikada köşeye sıkıştırsalar, şu Trump bir salvo da Erdoğan'a savursa, hani ekonomi daha kötüye gitse, emekliler, işçiler sokaklara dökülse, bir kriz/kaos sokakları sarsa...

CHP'liler parti genel merkezinde davul zurna ile oynarlar.

CHP; hizmetten, huzurdan, istikrardan yana değildir.

CHP; huzursuzluktan, kargaşadan, çatışmadan yanadır.

CHP bu millete yar olmaz...

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.